Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

pala çekmek

  • 1 pala

    pala Krummschwert n, Pallasch m; Propellerflügel m; Ruderblatt n;
    pala çalmak sich abrackern;
    pala çekmek die Klinge ziehen

    Türkçe-Almanca sözlük > pala

  • 2 pala

    pala s
    1) Pallasch m
    2) Säbel m
    \pala çalmak [o sallmak] den Säbel schwingen; ( fig) ( didinmek) sich abrackern, schuften
    \pala çekmek den Säbel ziehen [o zücken]
    3) Ruderblatt nt

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > pala

  • 3 pala

    I
    1) пала́ш, крива́я восто́чная са́бля

    pala çekmek — обнажи́ть са́блю

    2) пло́ская, лопатообра́зная часть (чего-л.)
    ••
    - pala sallamak
    - pala sürtmek
    II
    1) кили́м, пала́с
    2) прост. тряпьё; ста́рые поно́шенные ве́щи

    Türkçe-rusça sözlük > pala

  • 4 pala

    1. scimitar. 2. blade (of an oar or oar-like implement). - çalmak/sallamak to try hard, make an all-out effort, struggle hard. - çekmek to wield a scimitar. - sürtmek to have experienced a lot of things.

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > pala

  • 5 paddle

    n. kısa kürek, bel, pala, tokaç, çark kanadı, kaplumbağa yüzgeci
    ————————
    v. kürek çekmek, kano kullanmak (kısa kürekle), ayaklarını suda oynatmak, badi badi yürümek, kıça şaplak atmak
    * * *
    1. kanat 2. çarkla hareket et (v.) 3. çark kanadı (n.)
    * * *
    ['pædl] I verb
    (to walk about in shallow water: The children went paddling in the sea.) sığ suda yürümek
    II 1. noun
    (a short, light oar, often with a blade at each end of the shaft, used in canoes etc.) kısa kürek
    2. verb
    (to move with a paddle: He paddled the canoe along the river.) kürek çekmek
    - paddle-wheel

    English-Turkish dictionary > paddle

См. также в других словарях:

  • pala çekmek — palayı belinden çıkarıp vurmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • pala — 1. is., İt. pala 1) Kavisli, kısa, uç bölümü geniş, kabzasına doğru daralan bir tür kılıç Belindeki kısa palasıyla ve omuzunda gri tüfeğiyle masanın kenarına oturdu. F. R. Atay 2) Kürek vb. araçların, enli ve yassı bölümü 3) Bir yere çaprazlama… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hava — is., Ar. hevā 1) Hava yuvarını oluşturan, bütün canlıların solunumuna yarayan, renksiz, kokusuz, akışkan gaz karışımı 2) Meteoroloji ile ilgili olayların bütünü Hava biraz bozukçaydı, dışarıda serin bir yağmur çiseliyordu. M. Ş. Esendal 3)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»